30 Ocak 2010 Cumartesi

Bir Dumur Hikayesi 2

...

Aradan bir iki ay geçmiş, Murtaza okulun en aktif öğrencisi olmuştu. Herkesle konuşuyor, muhabbet ediyor, şakalaşıyordu. Yurdun kantinine indiğinde, her masadan birileriyle muhabbet edebiliyor, oturduğu masada hiç yadırganmıyordu. Düriye bunun farkındaydı. Okulun en yakışıklı çocuğuyla birlikteydi ama çocuk Düriye’yi deli gibi elinde oynatıyordu. Kız bu durumdan çok şikayetçi olmuş olacak ki bir süre sonra ayrıldılar.


Okulun başlamasının ardından koskoca bir dönem geçmiş, vizeler bitmiş finaller başlamıştı. Murtaza’nın bölümünün en zor derslerinden birisinden sınavı vardı ve odasında deli gibi ders çalışıyordu. Gece saat üç civarıydı telefonunun mesaj zili çaldı. Gecenin saat üçünde gelen mesajın pek hayra alamet olmayacağını düşündü Murtaza. O saatte hiçbir operatör otomatik mesaj atmazdı. Kargaların bile bokunu yemediği saatte birisi onu işletecek de değildi.

Mesajın ne olduğunu merak ediyordu ama okuyamıyordu Murtaza. Çünkü telefonu taş devrinden kalmaydı. Ekranı bozuk olduğu için ne mesaj çekebiliyordu, ne mesaj okuyabiliyordu, ne de gelen aramaların kime ait olduğunu görebiliyordu. Sim kartındaki bütün numaraları ezberlemişti arama yapacağı zaman ezberden yazıyordu. Ancak bilmediği bir nokta daha vardı ki bunu da o gün öğrenmiş oldu. Telefonunun kulaklığı da bozulmuştu ve karşısındakinin cinsiyeti ne olursa olsun ses çok kalın bir erkek sesi gibi geliyordu.

En sonunda merakına yenik düştü Murtaza sim kartı çıkarıp arkadaşının telefonuna taktı. Gelen mesajı okudu, mesajda şu şekildeydi;

“Selam Murtaza, hakkımda ne düşünürsün bilmiyorum ama ben seni çok seviyorum.”

Murtaza inanmadı. Birilerinin kendisini işlettiğini düşünüyordu. Mesaja cevap yazdı;

“ Kim olduğunu söylersen bir şeyler düşünürüm belki.”

Cevap gecikmedi;

“ Kim olduğumun önemi yok. Seni sevdiğimi bil yeter.”

Murtaza’nın arkadaşı dırdır edip duruyordu, “annem arayacak ver artık telefonu” falan diye.
“Benim telefonu kullan iki dakikalığına” dedi Murtaza.
Arkadaşı, “ Lan o takozu nasıl kullanayım ver benim telefonumu” dedi.
Murtaza çok sinirlendi, “ Al lan telefonun kıçına sok” dedi verdi.

Mesajı çeken numarayı bir kağıda yazmıştı. Sim kartı telefonuna taktı ve numarayı aradı. En son 3 kontörü kalmıştı ve kendisiyle dalga geçildiğinden emin olduğu için onu da küfür etmek için kullanacaktı. Numarayı aradı;

- Kimsin sen?
- (Bozuk kulaklıktan gelen erkek sesine benzeyen kadın sesi) Ya kim olduğumun önemi yok.
- (Karşısındaki sesin bir erkek sesi olduğuna kanaat getiren Murtaza) Ulan senin ben taa a..na k..yarım. Yarın çok önemli sınavım var deli gibi ders çalışıyorum dalga geçmenin sırasımı lan top. Ulan bak yakalarsam seni s..rim.

Dıt dıt dıt dıt dıt dıt dıt dıııııııııııııt.


Kontörü bitmişti Murtaza’nın. Daha anasından girip sülalesinden çıkacaktı ama kontör izin vermedi. Telefonu kapatıp dersine geri döndü Murtaza.

O günü de unuttu gitti Murtaza. Sınavlar bitmiş okul tatile girmişti. Koskoca bir aylık sömestr bittikten sonra okul yeniden açılmıştı. Düriye’nin bölümünü merkez kampüse taşınacaktı. Onların eğitiminin devamı oradaydı çünkü. Herkes birbiriyle vedalaşıyordu. Murtaza o bölümden hiç kimseyi tanımadığı için kantinde oturuyordu. Ancak ilginç bir olay oldu ve Düriye gelip Murtaza’ya sarıldı ve “Her şeye rağmen hakkını helal et” dedi. Murtaza neler olup bittiğini hiç anlamamıştı. Okul hayatı boyunca tek bir kelime bile konuşmuşluğu yoktu Düriye ile ne hakkından bahsediyordu ki?

“Helal olsun” dedi kısık bir sesle. Anlam veremediği için soğuk duruyordu biraz. Düriye arkasına baka baka dönüp gitmişti. Murtaza’da yerine oturup hayatına kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı. Ama Düriye’nin neden dönüp dönüp arkasına baktığına da bir türlü anlam veremiyordu.
“ Niye hakkını helal et dedi lan bu kız bana?”

Bir gün odasında otururken telefonu aklına geldi Murtaza’nın. “ulan şu takozu bir tamir edeyim ya” dedi kendi kendine. Çıkardı takımları söktü dağıttı telefonu. Ekranın bağlantılarını, telefonun tuş takımlarındaki tozları başta aşağı her yeri temizledi kolonyalı mendille. Tertemiz yaptı ve topladı telefonunu. Taktı sim kartını ve açtı. Bir de ne görsün ekran düzelmişti. Mesaj kutusunda 60 küsür tane okunmamış ileti vardı. Ama içinden iki tanesi dikkatini çekmişti. Numaralar tanıdık geldi. Okul kapanmadan önce küfür ettiği numaralardı bunlar. İlk mesajı açtı önce. Şunlar yazıyordu,

“ Senin diğer erkeklerden farklı olduğunu düşünmüştüm ama hayvanın tekiymişsin.”

Anlam veremedi bu mesaja. Ulan hem ibne, hem de bana diğer erkeklerden farklısın diyor diye düşündü. Sonra ikinci mesajı açtı;

“ Sırf merak etme diye söylüyorum ben Düriye”

Murtaza o an anladı Düriye’nin kendisinden niye helalik almaya geldiğini. Baştan beridir kendisine ayı diyenin de o güzel kız değil bu Düriye’nin olduğunu da anladı.

Kendisine ayı dediği için ağzını burnunu kırmak istediği kız aşık olmuştu Murtaza’ya. Ve hiç farkında olmadan aylar önce moralinin bozulmasına neden olan olayın intikamını almıştı.

Sanki bütün dünya dertlerini çözmüş kadar rahatladı Murtaza. Eğer karşısındakinin kız olduğunu bilseydi hayatta küfür etmezdi. Belki de sırf o günün intikamını aldırmak için bozulmuştu telefonun kulaklığı. İlahi adalet dedikleri buydu galiba.

Sonuç olarak, dünya da erkek bitse bile onunla çıkmam diyen kız, Murtaza’ya aşık olmuştu.
“Bırak şu ayıyı” dediği adama aşık olan Düriye, aylar önce yaptığı hakaretin karşılığında daha büyük hakaretlere maruz kalarak iki kere dumur olmuştu.
Aslında Düriye, Murtaza’ya aşık olmamıştı. Onun kafasındaki düşünce, Murtaza’nın etinden, sütünden faydalanmaktı. Aylarını geçirdiği o üniversiteye ziyarete geldiğinde çevresi geniş birileriyle takılıp yalnız kalmamak istiyordu. Ancak Murtaza kendisini dumura uğrattığı için planları suya düştü ve diğer arkadaşları her hafta sonu gelirken, Düriye mezun olana kadar bir kere bile fakülteye ziyarete gelemedi...


Not: Bu hikayedeki kişi ve kurumlar tamamen gerçektir. Sadece isimlerini değiştirdim.


26.01.2010-27.01.2010
Mr_Lonely

 

23 yorum:

  1. İçinden geldiği gibi yaz,gönlünü ferah tutarak yaz diyosun ya,yazıyorum bak :)Evet dumur hikayesi olmuş tam anlamıyla.Ben hiç böyle bi son beklemiyodum.Valla çok hüzünlü buldum ben.İlahi adalet çok haklısın.Bi şekilde ödedi ukala Düriye :)Etinden ,sütünden faydalanmadı zavallı temiz çocuğun.(Burda göz yaşları akarrr akarrrr:PP) Tebrik ederim,çok güzeldi gerçekten.Ayrıca not da ilgi çekici,hımmm.

    YanıtlaSil
  2. ay çok güzeldi
    çok etkilendim ya..
    ilah-i adalet bu olsa gerek

    YanıtlaSil
  3. Offf harikaydı ya :D Gerçek mi çevrenden falan mı alıntı acaba?

    YanıtlaSil
  4. MutluysamNeHoş;

    Vay Be! :))

    Ebruli;
    Valla ben uydurmuş olsaydım Murtaza'yı dünya güzeli bir kızla izdivaç ederdim ama yaşanmış bir hikaye olduğu için Murtaza başka bahara yol aldı. :))
    Not ilgi çekici mi?
    Yaşanmış hikaye olmasının nesi ilginç. :))

    Saygılar...

    GençBirAnne;
    Teşekkür ederim. İlahi Adalet bence telefonun bozulması. Yazık Murtaza durduk yere telefon masrafına girdi bir de. :))

    Saygılar..

    BilgiBankan;
    Teşekkürler. Gerçek hikaye evet. Üniversite de benim de kaldığım yurtta geçen bir hikaye. Bütün arkadaşlar o mesajı gördüğümüzde katıla katıla gülmüştük... :))

    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. hım.. dumur :)

    YanıtlaSil
  6. İlahi adalaet. güzel hikaye. birisi hakkında iyi veya kötü konuşmadan önce 2 kere düşün. yoksa ummadın şeyler başına gelir.

    YanıtlaSil
  7. Neslihan;
    İşte hikayenin ana fikri de bu galiba. :)))

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  8. İlgimi çekmişse çekmiştir işte,dumura uğradığım yer tam da orasıydı diyim de iyice şaşır :))Nedenini söylerim sonra :)

    YanıtlaSil
  9. niye kimse düriye'ye üzülmüyor ki? yazık değil mi ona da :O
    ben ona da üzüldüm valla

    YanıtlaSil
  10. Ebruli;
    Kurgu mu bekliyordun? :))
    Kurgu olarak yazsaydım, yukarıda da dediğim gibi Murtaza'yı fıstık gibin bir kızla baş göz ederdim. :))

    Saygılar...

    El-Myra;
    Üzülecek bir şey yok. Düriye'ye de Murtaza'ya da üzülmeyin boşuna. Biz hiç üzülmedik olayın içinde yaşadığımız halde. Başından sonuna hep güldük. :))
    Zaten bizim bu olaya üzülecek vaktimiz de yoktu. Hem derslerimize çalıştık, hem de okul bitene kadar hep eğlendik. Okuduğumuz yer dağın başındaydı, hiç bir sosyal faaliyet alanı yoktu. Kendi eğlencemizi kendimiz yaratıyorduk o yüzden de çok daha eğlenceli ve yaratıcı oluyordu.
    İlçenin bir köyüne gitmemiz ve köylülerin bizi turist sanması, köyden yurda dönerken tarlaların içinde köpeklerin bizi kovalaması falan. Bunlar bizim için hep eğlenceydi. :))

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  11. Ilahi adalet böyle bir sey sanirim.
    Alma kimsenin ahini cikar aheste aheste diye buna derler herhalde. Düriye´nin hicte masumane olmayan planlarindan Murtazayi bozuk bir telefon kurtarmis.Belkide cocuk onun kendisine gercekten asik oldugunu zannedip, sonunda sadece kullanilmak amacli kendisine yaklastigini ögrendinde daha büyük bir hayal kirikligina ugrayacakti.
    Düriye`de umarim kendisine gereken dersi cikarmistir da hic kimsenin dis görüntüsüyle alay etmemesini ögrenmistir.
    Hem güzel hem eglenceli bir yaziydi. Ellerine saglik.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  12. Benim tahminim doğru çıkmadı.
    Mutlu bir son da yok üstelik..
    Bu yönden dumurluk bir olaymış :))

    Olay ve kişiler gerçekse içlerinde sen de var mıydın bakiim.. Hmm??

    :DD

    YanıtlaSil
  13. Sünter;
    Onlar okuldan ayrılıp gittikten sonra bir daha görmediğimiz için ders aldı mı almadı mı bilmiyorum. Ama 160 kişilik bir okuldan 30000 kişilik bir okula transfer olduktan sonra pekte ders çıkarmış olacağını sanmıyorum... :))

    Saygılar.

    Zeugma;
    Mutlu son olmadığını ben yorumlarda söylemiştim zaten. :)))

    Olayın ve kişilerin içinde ben de vardım tabi. Yoksa bu kadar derinliklerine kadar nereden bilecektim. Ama kız ayarlayan falan ben değildim.

    Saygılar.

    YanıtlaSil
  14. Düriye ukala değildi,düriye bir kadındı.Okulun en yakışıklı erkeğıni ele geçirmıştı,ama murtaza onun değıldı,dumur olmasıda
    aşkını kuvvetleştirmiştı.eğer murtazayıda elde etseydi kısa sürede onuda bırakırdı.yanlışlıklada olsa murtazanın tavrı ders gibiydi.
    yaşasın murtazalar.

    YanıtlaSil
  15. ilahi adaletin ta kendisi kişilere verdiğin isimlerde güzeldi .sevgi ve dostluk..

    YanıtlaSil
  16. Bilge;
    Evet ya, ilk defa birisi isimlere dikkat çekti. :))

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  17. Hay Allah benim tahminim de çıkmadı. Ben Murtaza'ya manken kızı layık görmüş ve onun aşık olduğunu sanmıştım:)
    Neyse Murtaza intikamını almış bari

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  18. Çınar;
    Benim hikayelerimde, masallarımda mutlu son yok. :PP

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  19. "Murteza" olmaya devam edersen ismin anlamına gibi daha çok mesaj alırsın...

    YanıtlaSil
  20. Hacivat;
    Ben Murtaza niye oluyorum ya. :)
    Murtaza bu hikayedeki adam benimle ne alakası var. :)

    Saygılar..

    YanıtlaSil
  21. Buraya kadar okudum:)) harika yazıyorsun:) ellerin dert görmesin.lütfen kapatma bloğunu.ne zaman istersen yaz.arayı bir daha bu kadar açmayacağım.sevgilerr:)

    YanıtlaSil
  22. Kamikaze;
    Keşke seninle bitse olay. :)
    Eski havası yok buraların...

    Saygılar...

    YanıtlaSil

Yaz da okuyalım