Kanuni Sultan Süleyman'ın hepinize selamı var, "birilerine söyleyin benim haremimle uğraşıp durmasın, becerebiliyorlarsa kendileri de yapsın." diyor. He bu arada kıyamet ilk bizim orada koptu, bu mesajı da Cennetten yazıyorum. Burada havalar mükemmel, görmeyi hayal ettiğiniz herkesle bizzat tanıştım Fatih Sultan Mehmet'le aramız çok iyi mesela, gemileri karadan yüzdürmeyi nasıl akıl ettiğini anlatacak ilerde.
Mimar Sinan ile ortak proje fikirlerimiz var. Cennet'in tam ortasına Şadırvan yapıyor bir tane, o bitince Çamlıca tepesine ve Taksim'e Camii yapacağız. Fikri ben verdim çok hoşuna gitti. Darwin'i gördüm iki saat önce yanında bir dişi maymun vardı. Sordum "bunu niye gezdiriyorsun yanında?" diye, "evrim geçirmesini bekliyorum, sonra evleneceğiz." dedi. Yazık garibim yalnızlıktan çıkarmış sırf Evrim Teorisi'ni. Einstein tam karşımda oturuyor, izafiyet teorisini geliştirmeyi düşünüyormuş, ben de kafasını karıştırmamak için çok konuşmadım.
Leonardo Da Vinci'yi gördüm iki sokak önce. "Hacı senin için İlluminati üyesi diyorlar" dedim, "kanka hurafe onlar inanma" dedi. "Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Leo?" dedim, "mutluluk içimizde" dedi. O da felsefeye vermiş kendini yazık. Nicola Tesla'yı gördüm tokalaşayım dedim elektrik çarptı, kaçtım bende. Bir kaç sokak öteden bir patlama sesi geldi hemen uçtum gittim sesin geldiği yere, (bu arada siz bilmezsiniz burada bir yerden bir yere uçarak gidebiliyorsunuz, çok zevkli oluyor.) Adolf Hitler Cennet'e gizlice girmeye çalışan bir Yahudi'yi yakalamış. Adamlar burada bile sahtekarlık peşinde yani. Hitler'e Yahudileri Cennet'e sokmama görevi verilmiş.
Noel Baba'yı da gördüm, çocuğun birine şeker vermeye çalışıyordu. Hiç öyle ak sakallı falan değil bildiğin kapkara bir şey adam. Yıllarca bizi yemişler meğer. Ak sakal demişken Ak sakallı Dede'yi de gördüm, önüne gelene numara dağıtıyor. "Dede bunlar ne numarası!" dedim, "Yolda gördüğüm kapı numaraları oğlum dedi." yıllarca bizimle maytap geçmiş meğerse. Deniz Gezmiş hepinize selam yolladı, ama size biraz kırgınmış, "uğruna can verdiğimiz emanetimize sahip çıkmadılar." dedi.
Lidya'lı bir kaç kişiyle tanıştım, "Usta dünyada sizin arkanızdan pek rahmet okumuyorlar." dedim, "sorma birader biz de yediğimiz haltın farkına geç vardık." dediler. Parayı bulduklarına bin pişmanlar yani. Tavus Kuşu gibi bir adam gördüm dolaşırken, "Abi sen ne ayaksın ?" dedim, "Kızılderiliyim." dedi, "Hacı Kızılderililer Türkmüş diyorlar doğru mu?" dedim, "Ne alakası var lan!" dedi. Baltayla ortadan ikiye yaracaktı zor kaçtım valla.
Afrodit misali taş gibi bir hatun gördüm, Afroditmiş meğer. Bir gün evine çay içmeye davet etti beni.
İnanmayacaksınız ama Maya takvimini hazırlayan amcayı gördüm. Dedim "amca neden bu tarihte bıraktın takvimi?" "Bırakmadım oğlum öldüm." dedi. Meğer adam takvimi hazırlarken kalp krizi geçirip ölmüş, o ölünce de arkasında yetişmiş eleman olmadığından kimse bitirememiş takvimi. Sonra da beceriksizliklerini örtmek için böyle bir hikâye uydurmuşlar.
Tam benim eve girecektim ki bir de ne göreyim,
Atatürk!
Hiç bir şey diyemedim utancımdan. Başımı eğdim öne.
Atatürk karşıma geçti ve dedi ki; Ben bu ülkeyi tek başıma kurmadım. Senin büyük büyük dedelerinin, hepinizin atalarıyla beraber kurdum. Hepsi siz mutlu, huzurlu bir gelecek yaşayın diye gencecik yaşta, çocuk yaşta öldüler. Siz, bizim bıraktığımız yerden ileriye taşıyacağınıza hep geriye götürdünüz. Eğitim seviyenizi geliştireceğinize sahte hocalara, üfürükçülere, şarlatanlara bel bagladınız. En önemlisi de sizi yönetenlerin gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olduğunu görmezden geldiniz. Vatanımızı emanet ettiğim gençlerin bu hale geldiğini göreceğime yok olsaydım keşke, çok yazık çocuk çok yazık! dedi.
21Aralık 2012 kıyameti yukarıda yazdığım ve tamamen benim uydurduğum hikâye kadar hikâyedir. Ama en son kısım durup düşünmeye yeterlidir bence...
21.12.2012
Özgür
21 Aralık 2012 Cuma
26 Eylül 2012 Çarşamba
Nokta Nokta Bankası Mülakat Soruları
En baştan söyleyeyim cevaplar aşırı derece argo ve küfür
içerir. Bu konuda sıkıntısı olanlar okumaya hiç başlamasın diye bir tavsiye
verebilirim.
İş bu post bir bankanın açacağı personel alımı sınavına
girmeye karar verdikten sonra yaptığım araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır.
Sorular tamamen gerçektir ve 2008 yılı personel alımında yapılan mülakatta
sorulmuş sorulardır. Tabi cevaplar o döneme ait değil çünkü o dönem ben bu
sınava girmedim. Cevapları yeni yazdım. Ama normalde bu sorular böyle cevapları
hak ediyor. Resmen işe girmek için kıçını yırtan adaylarla dalga geçmek için
sorulmuş sorular bunlar.
Bir de banka ismi vermedim ki başımıza iş almayalım.
Neyse laf salatası yapmayayım iyi eğlenceler…
1 İç işleri bakanı kimdir? (İdris Naim Şahin)
2 Dış işleri bakanı kimdir? ( Ahmet Davutoğlu)
3 Ekonomiden sorumlu devlet bakanı kimdir? ( Ali Babacan)
4 Maliye bakanı kimdir? (Mehmet Şimşek)
5… bankası şube sayısı ne kadardır? (Sallasan değiyor.)
6 Alacağın maaşı biliyor musun? ( Üçün biri olacağından
eminim.)
7 Türkiye’de enflasyon oranı nedir? ( 35 cm civarı diye düşünüyorum. Daha büyük de
olabilir zira götümüz çok acıyor.)
8 Türkiye'de ekonomik büyüme ne kadardır? (Yok denecek kadar
az. Yok yok aslında “denecek kadar az” kısmı fazla oldu.)
9 … bankası genel müdürü kimdir? ( Valla ben değilim.)
10 Yönetim kurulu başkanı kimdir? ( Bizim dayıoğlu.)
11 Spk başkanı kimdir? ( Spk başkanı Hüseyin Üzmez’dir. Ya
kim olacağıdı?.)
12 Spk nedir? (Sapıklar ve Pislikler Kurulu)
13 Merkez bankası başkanı kimdir? ( Matild Manukyan. Valla merkez deyince orası
geldi aklıma.)
14 Kara para nedir? (Ben en fazla kırmızı olanını gördüm.
Kara olanı ne ola ki?)
15 Resesyon nedir? (Resepsiyon?)
16 Cari açık nedir? ( Götümüzdeki deliğin büyümesi, yerine
göre ikinci, üçüncü veya daha fazla deliğin açılması demektir. Bir noktadan
sonra çok havadar bir göte sahip oluyorsun serin serin yatıyorsun geceleri.)
17 Enflasyon ve deflasyon nedir? ( Enflasyonun canavarı var,
deflasyonun kedisi var.)
18 İpotek nedir? ( Aha şimdi yarr… pardon boku yedin
demektir.)
19 Hazine müsteşarı kimdir? ( Ortalıkta bir hazine olmadığı
için müsteşarına da gerek kalmadı görevden alındı. Park ve Bahçeler Genel
Müdürü şimdi.)
20 … bankası nereye bağlı? ( Hiçbir yere bağlı değil, ben
baktım etrafına, bağlamayı unutmuşlar heralde.)
21 Mortgage nedir? ( S.kilmekten rengi değişmiş kıça MorGıç
denir.)
22 … bankasının faiz oranları ne kadardır? ( Eve haciz
getirecek kadar.)
23 … bankası nasıl bir bankadır? ( Tuttuğunu s.ken,
tutamadığını diğer bankalara havale eden)
24 Türkiye’nin bankacılıkla ilgili en büyük sorunu nedir? (
Artık S.kecek daha fazla insan kalmamış olması. Hep aynı insanlar zevk
vermiyordur tabi bir süre sonra.)
25 … bankası büyüme oranı nedir? (34 cm’den 35 cm’ye çıktı
geçenlerde.)
26 …bankası öz kaynak karlılığı ve aktif karlılığı nedir? ( Mal beyanı ortada her yerde boyutunu
belirtmeye ne gerek var.)
27 … bankasının personel sayısı ve kaç noktada rakipsiz
olduğunu belirtiniz? (Bir sen, bir ben,
bir de bebek. Bel ve boyun bölgelerinde rakipsiz bence çok güzel kulunç
alıyor.)
28 Özelleştirme nedir? Üç örnek verin. ( İnsanları hep biz
s.kmeyelim biraz da yabancılar s.ksin düşüncesiyle yapılan satış işlemleri. Bir
nevi pezevenklik. Telekom’la Arap şeyini, Finansbank’la Yunan şeyini,
Oyakbank’la Hollanda’lı şeyini denedik. Hepsi de çok zevk veriyor ama Türk
şeyinin yerini tutmadı hiç birisi.)
29 Bankalar neden kurulmuştur? ( İnsanlar intihar etsin
diye.)
30 Virman nedir? (Gazman’ın kız kardeşi. Süperman’ın
sevgilisi.)
Havale nedir? (Kredi
kartı ekstresini gören insanın geçirdiği şey.)
Eft nedir? ( Elektronik Fön Transferi.)
31 Müteselsil sorumluluk nedir? (Yanılıp şaşıp bir açık
verirse şirket hem çalışanı hem müşteriyi üst üste koyup s.kme işlemidir.)
32 Key nedir? (İngilizce Anahtar demektir. Evet tahmin
ettiğin gibi götümüzün anahtarı.)
33 Sera nedir? (İnsanlar kaçmasın diye camdan bir kafese
tıkıp orada s.kmektir.)
34 Topraksız tarım hakkında bildikleriniz nelerdir? ( Topraksız
tarım şeysiz erkeğe benzer, ikisi de hiçbir işe yaramaz.)
35 … bankasının yıllık net karı ne kadardır? ( Kasıktan dize
kadar)
36 … bankasının vizyonu ve misyonu nedir? ( Vizyonu teker
teker bireyleri, misyonu toplu halde herkesi s.kmek)
37 Seni başka illere göndersek gider misin? ( Belki beni
başka ilden buraya gönderdiler ne biliyon?)
38 Patron ve yönetici arasındaki fark nedir? ( Hiç bir fark
yok ikisi de en alt seviye de çalışanı s.ker.)
39 Senin diğerlerinden farkın ne neden seni alalım? ( Kara
Kaşım, Kara Gözüm, Koca Götüm)
40 Buğdayın ekim zamanı ekim şekli gübreleme zamanları
kullanılan gübreler nelerdir? ( Buğdayın
ekim zamanı adı üstünde “Ekim” Zamanıdır. Avucunu buğday tohumuyla doldurup
önceden sürülmüş toprağın üzerine atarsın. Suni gübreler ortalığı kasıp
kavuruyor olsa da en doğal gübre boktur. Ama ne gerek var ki bu kadar bilgiye
gdo her şeyi açıklar nasıl olsa.)
41 Ph nedir, değeri kaçtır, tuzlu ve alkali toprak ne demektir? (Alfabenin 20. Ve 10. harfinin yan yana
gelmiş hali. Bozuk Türkçenizden anladığım kadarıyla normal değerlerini sorduğunuzu düşünüyorum
5,5. Alkali Toprak Verimli Toprak demektir. Beton ekersin …
Bankası yetişir o kadar verimli yani.)
42 Kayısı ne demektir?
( Bir yiyecek olduğunu tahmin ediyorum. Zira pahalı olması sebebiyle hiç
yiyemedik.)
43 Açlık sınırı ne demektir açlık sınırı ne kadardır?
(İnsanların yaklaşabilmek için can attıkları maaş birimi. Hiç yaklaşamadığım
için ne kadar olduğunu bilmiyorum.)
44 Asgari ücret ne demektir ne kadardır? (İnsanların
açlıktan ölme sınırında yaşamasını ama bir mucize eseri hala ölmemesini
sağlayan devletin belirlediği en az ödeme tutarı)
45 Ekonomiyle ne kadar ilgilenirsin? (Param oldukça İddaa
oynayacak kadar)
46 Neden … bankası?
(Çünkü Eşeğin Zkinden Dolayı)
Mr_Lonely
6 Ağustos 2012 Pazartesi
Doğmadan Ölen Aşklar
Teoman ft İrem- Bana Öyle Bakma
Hepimiz günah yüklü insanlarız.
Hayatımız yanlışlarla dolu.
Bazen bu günahlar öyle çok büyüyor ki, cezasını çekmek için ilahi bir gücün bizi alıp ateşten kodese tıkmasını beklemek zaman kaybı haline geliyor. İşte böyle durumların bir numaralı cezalandırılma yöntemi aşk bence.
Dünyanın en akıllı insanı olabilirsin, en bağımsız, özgür insanı olabilirsin, hatta hiç bir olumsuzluktan etkilenmeyecek kadar vurdumduymaz olabilirsin. Bütün bu özelliklerin hiç kimseye aşık olmadığın zamanlar da kişiliğini yansıtıyor.
Birisini seviyorsun, sana o kadar çok uzak duruyor o kadar soğuk davranıyor ki, sanki o Miami'de güneşlenirken sen Alaska'da donmuş çişlerinle oynuyormuşsun gibi hissediyorsun.
Birisini seviyorsun, senin onu sevdiğinin farkına vardığı anda aklından geçen ilk şey, sadık bir köle kazandığını düşünmek oluyor.
Birisini seviyorsun, o kadar çok seviyorsun ki gidip konuşmaktan korkuyorsun, kaybetmekten korkuyorsun. Konuşamadıkça kendine ızdırap oluyorsun, hatta alkolle yakın arkadaş oluyorsun, ama o bunun farkına bile varmıyor.
Bazen gidip kendini ifade etme cesaretini gösteriyorsun ama karşılığında aldığın cevap dünyanı yıkmaya yetip artıyor bile...
İlk önce yüzünün şekli değişiyor, dışarıya yansıtmak istemesen de illa ki suratın asılıyor.
Sonra moralin değişiyor, arkadaş ortamlarında bile ağzından cımbızla kelime çeker oluyorlar.
Sonra fiziki yapın değişiyor, ya Angus gibi oluyorsun ya da Deve Boynu gibi.
Saçlarının rengi Beyaz Atlı Prens'in atının yelesine biraz daha yaklaşıyor.
Bütün bu cezaları çekerken içinde kalan bir umut varsa, o da işte cezanın son aşaması.
O umut sevdiğinin başkasıyla bir ilişkiye başladığını öğrenir öğrenmez yine ızdırap oluyor.
Artık gece gider yastığa sarılıp mı uyursun,
Kafanı taşlara mı vurursun,
Kıçını asfalta mı sürtersin,
Kaybettimişsindir.
Hem işlediğin günahların bir kısmının bedelini ödemişsindir, hem de sevdiğini kaybetmişsindir.
Yeni bir günah işleyene kadar da en büyük ızdırabın bu olacak.
Bazı insanlar çizginin hep kaybeden tarafında olacak kadar şanssız olmak zorunda değildi.
Arada bir kazansak iyiydi.
Belki o zaman ölümden korkmak için bir sebebimiz olabilirdi.
Belki de yaşama sevincimiz olabilirdi...
Mr_Lonely
05.08.2012
Hepimiz günah yüklü insanlarız.
Hayatımız yanlışlarla dolu.
Bazen bu günahlar öyle çok büyüyor ki, cezasını çekmek için ilahi bir gücün bizi alıp ateşten kodese tıkmasını beklemek zaman kaybı haline geliyor. İşte böyle durumların bir numaralı cezalandırılma yöntemi aşk bence.
Dünyanın en akıllı insanı olabilirsin, en bağımsız, özgür insanı olabilirsin, hatta hiç bir olumsuzluktan etkilenmeyecek kadar vurdumduymaz olabilirsin. Bütün bu özelliklerin hiç kimseye aşık olmadığın zamanlar da kişiliğini yansıtıyor.
Birisini seviyorsun, sana o kadar çok uzak duruyor o kadar soğuk davranıyor ki, sanki o Miami'de güneşlenirken sen Alaska'da donmuş çişlerinle oynuyormuşsun gibi hissediyorsun.
Birisini seviyorsun, senin onu sevdiğinin farkına vardığı anda aklından geçen ilk şey, sadık bir köle kazandığını düşünmek oluyor.
Birisini seviyorsun, o kadar çok seviyorsun ki gidip konuşmaktan korkuyorsun, kaybetmekten korkuyorsun. Konuşamadıkça kendine ızdırap oluyorsun, hatta alkolle yakın arkadaş oluyorsun, ama o bunun farkına bile varmıyor.
Bazen gidip kendini ifade etme cesaretini gösteriyorsun ama karşılığında aldığın cevap dünyanı yıkmaya yetip artıyor bile...
İlk önce yüzünün şekli değişiyor, dışarıya yansıtmak istemesen de illa ki suratın asılıyor.
Sonra moralin değişiyor, arkadaş ortamlarında bile ağzından cımbızla kelime çeker oluyorlar.
Sonra fiziki yapın değişiyor, ya Angus gibi oluyorsun ya da Deve Boynu gibi.
Saçlarının rengi Beyaz Atlı Prens'in atının yelesine biraz daha yaklaşıyor.
Bütün bu cezaları çekerken içinde kalan bir umut varsa, o da işte cezanın son aşaması.
O umut sevdiğinin başkasıyla bir ilişkiye başladığını öğrenir öğrenmez yine ızdırap oluyor.
Artık gece gider yastığa sarılıp mı uyursun,
Kafanı taşlara mı vurursun,
Kıçını asfalta mı sürtersin,
Kaybettimişsindir.
Hem işlediğin günahların bir kısmının bedelini ödemişsindir, hem de sevdiğini kaybetmişsindir.
Yeni bir günah işleyene kadar da en büyük ızdırabın bu olacak.
Bazı insanlar çizginin hep kaybeden tarafında olacak kadar şanssız olmak zorunda değildi.
Arada bir kazansak iyiydi.
Belki o zaman ölümden korkmak için bir sebebimiz olabilirdi.
Belki de yaşama sevincimiz olabilirdi...
Mr_Lonely
05.08.2012
26 Aralık 2011 Pazartesi
Kuş
Geçen gün bir kuş gördüm parkta gezerken,
Aynı senin kalbime konduğun gibiydi ağacın dalına konarken.
Gözlerimi alamadım bir türlü üzerinden,
Her ayrıntısını sana benzetmeye çalışırken.
Ağzım açık kalmış havaya bakarken,
Birden aklım sen geldin yine,
Aynı senin hayatıma ettiğin gibiydi, güzel kuş ağzıma sıçarken.
Derken piyangocu geldi birden,
Dedi, "Abi bilet al istersen,
Hazır kuş üzerine pislemişken,
Belki şansın dönmüştür otururken."
Aynı senin benden faydalandığın gibiydi,
Ben her şeye inanacak kadar gerzekken.
Sonra kuş uçtu konduğu yerden,
Dönüp aşağıya bakmak aklına bile gelmemişken.
Arkasından "gitme" diye bağırırken,
Ortak yönleriniz geldi aklıma birden.
Sen de aynı kuşun kıçına benziyordun, Hayatımın içine sıçıp giderken.
25.12.2011
Mr_Lonely
Aynı senin kalbime konduğun gibiydi ağacın dalına konarken.
Gözlerimi alamadım bir türlü üzerinden,
Her ayrıntısını sana benzetmeye çalışırken.
Ağzım açık kalmış havaya bakarken,
Birden aklım sen geldin yine,
Aynı senin hayatıma ettiğin gibiydi, güzel kuş ağzıma sıçarken.
Derken piyangocu geldi birden,
Dedi, "Abi bilet al istersen,
Hazır kuş üzerine pislemişken,
Belki şansın dönmüştür otururken."
Aynı senin benden faydalandığın gibiydi,
Ben her şeye inanacak kadar gerzekken.
Sonra kuş uçtu konduğu yerden,
Dönüp aşağıya bakmak aklına bile gelmemişken.
Arkasından "gitme" diye bağırırken,
Ortak yönleriniz geldi aklıma birden.
Sen de aynı kuşun kıçına benziyordun, Hayatımın içine sıçıp giderken.
25.12.2011
Mr_Lonely
10 Ekim 2011 Pazartesi
Sitem
Buradan sitem ettiğim zaman bir şeylere,
Sebebi başka yerde efendiliğimi bozmayayım diye.
İçimdeki nefreti uzay boşluğuna bırakmış gibi hissedeyim diye.
Ama kimse kusura bakmasın,
Artık prim verilmiyor efendiliğe.
Artık herkesin meyli PİÇLİĞE.
Kimse değer vermiyor artık gerçek sevgiye,
Bu devirde insanların gönlünün kıblesi,
İBNELİĞE dönmüş İBNELİĞE...
Mr_Lonely.
10.10.2011
Sebebi başka yerde efendiliğimi bozmayayım diye.
İçimdeki nefreti uzay boşluğuna bırakmış gibi hissedeyim diye.
Ama kimse kusura bakmasın,
Artık prim verilmiyor efendiliğe.
Artık herkesin meyli PİÇLİĞE.
Kimse değer vermiyor artık gerçek sevgiye,
Bu devirde insanların gönlünün kıblesi,
İBNELİĞE dönmüş İBNELİĞE...
Mr_Lonely.
10.10.2011
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)