23 Ocak 2010 Cumartesi

Kozmetik Masalları

Bir varmış bir yokmuş
Pireler berber iken, develer tellal iken, Bihter’in annesinin eteğini çekiştirirdiği, Behlül’ün, Nihal’le doktorculuk oynadığı, Ali Rıza Bey’in henüz daha ilk kalp krizini geçirdiği dönemlerde bir ülke varmış.
Hem jeopolitik, hem politik, hem stratejik, hem de anti alerjik yönden çok önemli bir devletmiş.
Kırlarında çiçekler açar, böcekler suni döllenmeye katkı sağlarmış. İnsanları çalışır ailelerine bakarlarmış. Ordusunun varlığı tüm halkına güvende olma duygusunu hissettirirmiş.

İşçiler, her gün evlerine manavdan aldıkları nevalelerle gider, memurlar kasaba uğramadan eve gitmezlermiş. İnsanlar rüşvet nedir bilmezlermiş. Henüz, “Benim Memurum İşini Bilir” denmemiş.

İnsanlar mutlu ve mesut, dostluk ve kardeşlik içinde yaşarlarken bu hayaller ülkesine bir gün kötümü kötü birisi gelmiş. Geldiği gün güneş kıçını dönmüş gitmiş, ülkeyi bir soğuk hava dalgası kaplamaya başlamış. Daha sonra kardeşlik duygusu ortadan kalkmaya başlamış. İnsanlar ırk ayrımı, mezhep ayrımı yapmaya başlamışlar.

Daha sonra insanların iyice azalan huzurları tamamen kaçırılmış, işçilerin evlerine üç kuruş para sokmalarını sağlayan fabrikaların hepsi özelleştirilip kapatılmış. Önce sendikal hakları ellerinden alınmış, sonra kadrolarına bile bakılmaksızın sokağa atılmışlar. Açlık grevi yapmak zorunda bırakılmışlar.

Daha sonra, memurlar, kadrolu değil sözleşmeli olarak atanmaya başlamış, neredeyse asgari ücret düzeyinde çalıştırılmaya başlanmış, zaten zor olan geçimlerine iyice darbe vurmuş açlığa sürüklemişler. “Benim Memurum İşini Bilir” zihniyeti artık yerini “Benim Memurum Açlıktan Ölmez” zihniyetine bırakmıştır.

Daha sonra sağlık sektörüne el atılmış. Önce eczacılar, sonra doktorlar insanlığına isyan edecek noktaya getirilmişler. Zaten açlıktan kırılan halka hiçbir doktor çare bulamayacakmış, o yüzdende boşuna doktora para vermek istememişler. İnsanlar nasıl olsa açlıktan öleceklermiş, niye boşuna ilaç parası verilsin ki diye düşünerek eczacıları da devre dışı bırakmışlar. İlla ki ilaç isteyen varsa gitsin marketten karpuz seçer gibi ilaç seçsin, rengi, şekli hoşuna gideni alsın demişler.

Aslında en önemli darbeyi, halkın en güvendiği yerden vurmuşlar. İlk önce terörist saldırıları ordunun yapmış olabileceğini iddia edip yıpratmışlar. Terör örgütü “biz yaptık saldırıyı” demesine rağmen, “hayır siz yanlış biliyorsunuz siz yapmadınız” demişler. Sonra askere sivil yargı yolunu açmışlar. İlk başta çok isabetli bir karar olarak görmüş insanlar bunu, herkes yargılanabilmeli demişler. Daha sonra, bilgisayar parçası almaya giden askerleri başbakan yardımcısına suikast planı yapmakla suçlamışlar. Tesadüfen başbakan yardımcısının evinin önünden geçen askerleri kağıt yiyen ucubeler olarak halka tanıtmışlar. Ve hemen ardından devlet sırrı olan belgelerin bulunduğu odaya hakim göndermişler. Orduyu darbecilikle suçlamışlar, yıprattıkça yıpratmışlar.

Daha sonra yakalanan askerlerin kağıt yiyen ucubeler olmadıkları, normal insan oldukları anlaşılmış. Daha sonra başbakan yardımcısının call of duty oyunu ile gerçek hayatı birbirine karıştırdığının farkına varmışlar. Bu arada kozmik odaya giren hakim gizli belgeleri didik didik etmiş. Bütün gizli kalması gereken sırları ortalık malı haline getirmiş.
Kendisine suikast düzenleneceğini sanan başbakan yardımcısı meğerse kozmik odayı da kozmetik oda zannediyormuş. İçeriye giren hakimin de makyaj yaptığını zannediyormuş.

Günlerden bir gün Anayasa Mahkemesi, askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeyi iptal etmiş. Hiçbir sivil hakimin ordu mensuplarına müdahale edemeyeceğine karar vermiş. Tesadüfe bakın ki bu karar tam da kozmetik odasına giren hakimin makyajını bitirmesinin ertesi gününe denk gelmiş. Orduya ait devlet sırrı niteliğindeki tüm bilgiler ortalık malı olmuş.
Rivayete göre bu ülkenin üzerindeki kötülük hala devam etmekteymiş.

Gökten üç elma düşmüş. Açlıktan kıvranan halk üç elmayı bölüşeceklermiş ki başbakan elmalara el koymuş.
Neden mi?
Vergi borcu kardeşim...


23.01.2010
Mr_Lonely



21 yorum:

  1. Bu ülke bi yerlerden tanıdık geliyor dilimin ucunda neredeyse çıkacak :D Bu arada böyle bitmeyecek bence bunun sonu o kötü var ya o kötü sonunda her masalın sonunda olduğu gibi baş aşağı olacak yaptığı kötülükler çektirdiği acılar aynen kendisine dönecek :D

    YanıtlaSil
  2. allah allah yahu çok tanıdık bu ülke...


    sonumuz hiç iyi gözükmüyor bana kalırsa...

    YanıtlaSil
  3. Elmalar belki zehirlidir,dur bi tadına baksınlar ;)benim memurum ölmez,benim işçim aç diil,ajitasyon yapıyorlar sadece.Ergenekon tiyatrosundan sonra,yeni oyun,kimlerin okuduğu ve ne amaçla yayın yaptığı belli olan,ordu dostu ! gazetenin elim sende oyunu. Bakalım daha ne oyunlar bekliyor bizi.Korku toplumu yaratmayalım durduk yerde,öyle isteniliyor ;)

    YanıtlaSil
  4. 30sene önce bu güne göre oldukça yokluk vardı ama yazının başında bahsettiğin gibi bir hayat vardı.
    Güzel komşuluk, ahlak, namus, daha temiz sevgiler, yardımlaşma, saygı, özen vs. çok şey var-dı.
    Şimdi ne daha güzel ki? Çok şey değil, acaip bir karmaşa, kaos..

    YanıtlaSil
  5. Blogerin yeni üyelerinden birisi olarak,bu siteye üye olurken,bloğumda bir che guevara resmi olsun diye izleyici olmuştum
    şimdi anlıyorumki çok daha fazlası varmış.eline sağlık.

    YanıtlaSil
  6. BilgiBankan;

    Masal ülkesi burası tanıdık değil. :))
    Sonu değişirse yen ibir Kozmetik masalı yazarız gardaşım merak etme. :))

    Sevgiler...

    Thalia Pigeon;
    Masal ülkesi ya. Gerçek değil. :))

    Sevgiler...

    Ebruli;
    Gökten zehirli elma düşmez ki. :))
    Bir de saklambaç oyunu yapsalarda bizde oynasak. Hepimiz saklansak falan. :))

    Saygılar...

    Onuncu Köyün Adamı;
    30 sene öncesini ben bilmiyorum ki zaten. Okuduklarım, insanların anlattıkları falan. Kulaktan dolma bilgiler. :))
    Ama şimdi ki dönemi çok iyi biliyorum. :)

    Saygılar...

    Hüseyin Usta;
    Valla nedenini sebebini bilemem. Benim yüzüncü izleyicim oldunuz. :))
    Che Guevara resmini kontrol panelinden gadget ekle diyerekte ekleyebilirsiniz...

    Hoşgeldiniz bu arada...

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  7. Bir PÜFFle gidecek kadar hafifmiş bu ülkenin başındakiler.Püf+püf+püf+püfleri toplamak gerekiyormuş çünkü plastikmiş bu kahramanlar.

    YanıtlaSil
  8. Her gün bir balon patlatılıyor muymuş bu ülkede? Öyleyse çok tanıdık geldi bana da...

    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  9. Sonacımına; bu masaldaki ülkede, nerden geldiği aslında herkesce malum bir gazete(?) varmış ki, o kadar olur. Ülkenin başına ne geleceğini önceden bilir,ilan edermiş kalın puntolarla,gazete değil müneccimmiş mübarek. Ne zaman ülkenin başındakilerin başı sıkışsa hemen imdadına yetişir, yeni bir bomba patlatırmış. Patlatmasa da bombaların yerlerini biliverirmiş, eliyle koymuş gibi. Kimse, sen kim oluyorsun? koskoca ülkenin yöneticilerinin birşeyden haberi yok bir sen biliyorsun herşeyi. Bunda bir bit yeniği var. Nerden buldun bu bilgileri söyle bakalım, demezmiş... Nedense..?

    İşte bu müneccim gazete en son 'kozmetik' odanın didik didik edilmesinin tam da ertesi günü, başka bir bomba patlatıvermiş kii 'balyoz' gibi inmiş tepelerine insancıkların. Herkes kafasını o tarafa çevirmiş neler oluyor yine derken, bu arada hazır herkes maymuna bakadursun. Anayasa manayasa ne varsa ya da ne kalmışsa değişecek değiştirivermenin peşindeymişler büyükler.

    Neyse ki böyle ülkeler masallarda olurmuş. Gerçekte böyle şeyler olmaz olamaz çünkü mantık var akıl var insanlarda. ülkelerinde bu gibi şeyler yapılmasına izin vermezler.

    Sevgiler oğlum

    YanıtlaSil
  10. Sufi;
    Püfleye püfleye nefesim tükendi yine de gitmediler. :))

    Saygılar...

    Aysema;

    Yok balon patlatılmıyor. Bu ülkede balon şişiriliyor. :PP

    Saygılar...

    Çınar;
    Ama herkes masal yazarsa ben meslek değiştirmek zorunda kalırım. :PP

    Şaka şaka. :)
    Evet gerçekten de böyle ülkeler iyi ki masallarda kalıyor ya. Gerçi gerçekte böyle bir ülke olmaz olamaz. Kim yapar böyle bir kötülüğü ülkesine canım aaa. :)))

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  11. Masallar hep iyi biter di ama.
    Prens gelip öpücek, uyuyan prensesi uyandiracak.
    Yada prenses öpücek kurbaga prense dönüsecek.
    Ben yinede bekliyorum. Bu rüya gibi ülkenin iyi yürekli kahramanlarida vardir elbet.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  12. Sünter;
    Ben dengesizim. Benim masallarım mutsuz bitiyor. :))
    Aman prensler bizi öpe öpe ortalık malı yaptı. Öpmesinler beni istemiyorum. Ben iyiyim böyle kurbağa kurbağa yaşar giderim. :))

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  13. Sevgili Özgür,

    Ülkemizin gerçeklerini kendine özgü
    çok güzel dile getirmişsin.Sünter,
    Çınar ablalara ve diğer yorumculara
    katılıyorum.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  14. Ne yazayım bilmiyorum ki çok baştan almak gerekiyor konuları...

    Felsefenin altın bir kuralı vardır.

    Felsefe cevapları aramaz soruları günün koşulları içerisinde yeniden tanımlar.
    Bir suçlu aramak istenmesi bile bir düşüncenin ürünü olarak karşılanmalıdır. Bazı olgulara saldırılar gerçekte birilerini düzeltmeye çalışsa bile aslında o düşüncenin güçlenmesine hizmet eder. İçinde bulunulan siyasi ve ekonomik zemin aslında bu griftliği arttırması üzerine kurulmuştur.

    Ve çoğu şey yanlış bilinmekte ve yanlış tanımlanmaktadır.

    Aşk yaz kuzum.. Kadınları yaz sevgi yaz boşver bunları...Üzme beni :)

    YanıtlaSil
  15. Ülke gerçeklerini böyle mizahi bir dille fakat hissedilir karamsarlığını da ekleyerek yazdıklarını çok beğendim..
    Tarzın bu senin, biliyorum..

    Eline sağlık çocuk :)
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  16. MaviAnne;
    Ger.ekler acıdır diyesim geldi. :))

    Saygılar...

    Melis;
    Kendime özgü. :))
    Deli saçması gibi bir şey. :))

    Sevgiler

    Hacivat;
    Buradakiler tamamen benim kişisel görüşlerim. Herhangi birisinden etkilenmem, herhangi birisini taklit etmem, herhangi birisini alıntı yapmam. Yaparsam da belirtirim zaten...

    Aşk yazmayı severim. Ama aşkı yazabilmem için yaşamam gerekiyor. Nicki Mr Lonely olan birisinin aşktan bahsetmesi acayip olurdu. :))

    Saygılar...

    Zeugma;
    Benim özüm karamsar bir velettir.
    Bazen o karamsar veleti hapsediyorum, eğlenceli şeyler yazabiliyorum. Bazen hapsedemiyorum karamsar şeyler yazıyorum. Bazen serbest bırakıyorum o zaman da böyle ortaya karışık oluyor. :))

    Saygılar..

    YanıtlaSil
  17. Sevgili kardeşim öyle bir konuda mimledimki seni hani bakalım geçmiş olsun.:)

    YanıtlaSil
  18. Onuncu Köyün Adamı;
    Teşekkür ediyorum efendim. Yazdığım posta ekledim...

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  19. üç elma değil gökten binlercesi yağsa birileri birilerine bırakmaz hala hani bana hani bana der...sevgi ve dostlukla...

    YanıtlaSil
  20. Bilge;
    Vergi onlar vergi. :))

    Saygılar..

    YanıtlaSil

Yaz da okuyalım